İnsanın sevgisinin tamamı Allah olmalı, Allah'tan gayri hiç bir şeye muhabbet beslememelidir. Çünkü Allah-u Teâlâ yalnız kendisinin sevilmesini, yalnız zâtına muhabbet edilmesini arzu eder. Başka şeyin sevilmesine, başka şeye muhabbet beslenilmesine asla razı değildir.
GAVS-I BİLVANİSİ
S. Abdülhakim El-Hüseyni

Kazançların en karlısı Allah dostluğudur.
Yüzünü Allah'a çevirip, Allah dostluğu kazanan kimseye eziyet olmaz.

Zahiri ilimlerde büyük bir âlim olan Gavs-ı Bilvanisi (Gavs-ı Kasrevi) (K.S.) Hz. leri ahlâken çok halim idi. Onu görenler halinden etkilenip hidayete ererdi. Gavs (K.S.), çoğu zaman şöyle derdi: «Ustad Abdül-Kahhari Zoheydi (K.S.) hakkımda şöyle demiş: «Bu zat iyidir, ancak bir kusuru vardır. O da çok halim olmasıdır. Elhamdülillâh bu kusur ne büyük bir kusurdur.» Gavs (K.S.), herkese anlayacağı bir lisanla ve aklına göre hitap ederdi. Bir gün şöyle buyurdular: «Bilgili ve mert kişileri çok severim. Zira dünya işlerinde maharetli olan kişi, âhiret işlerinde de maharetli olur.» Günah ve isyan ehli kişilerin tevbe-i nasuh yapmaları için onlara Kur'an-ı Kerim'den âyetler okuyup gönüllerini hoş ederdi.
Doğru ve faydalı sözleri tamamen dinler gerekirse cevap verirdi. Yoksul kişilerle oturup sohbet yapar, onların arzu ve isteklerini karşılayıp gönüllerini hoş ederdi. Mübarek yürürken yüksek yerden iniyor gibi sert adımlarla önüne bakarak yürürdü. En hoşnut olduğu zamanlardan birisi de: Şah-ı Hazne ve Hazretin (K.S.) yöresinden bir kişi geldiği zamandı. Onları özel olarak hane-i saadetine alıp, izzet ve ikram ederdi. Bir gün mübareğe dediler: «Efendim, bazı kişiler sizin münkirliğinizi yapıyorlar, siz ne dersiniz.» Cevaben buyurdular: «İmam-ı Şafii (r.a.) buyuruyor: «Huzuru ilâhîde Rabbi Teâlâ bana şefaat hakkı tanırsa önce münkirlerime şefaat edeceğim çünkü onlar bizim terakki etmemize sebep oluyor. Elbet bizim iyiliğe iyilikle cevap vermemiz gerekir.» Yine Hasanı Basri (r.a.) de kendi gıybetini yapanlara, iyiliğe iyilikle muamele edilir deyip, bir tabak şeker hediye göndermiş. Allah-ü Teâlâ'nın izniyle biz de öyle yaparız, onları severiz.»
Kuşluk namazlarını normal zamanlarda dört rekât, Ramazan ayında sekiz rekât kılardı. Sıhhatinin elvermediği zamanlarda dahi bütün namazlarını ayakta kılarak, bu hâli ömürlerinin son anına kadar devam etti. Gecenin çok az bir kısmını uyku ile diğer zamanı güneş doğana kadar ibadetle ihya ederdi. Ramazan ayının ihyâsına ayrı bir önem verip, her gün tesbih namazı kılar, ilk 15 gün teravih namazını ehli beyti ile, son 15 günü de camide cemaatle kılar, Ramazanın son 15 günü geceleri yatmayıp, Kadir gecesini ihyaya çalışırdı, sofilere son on gün uyumamayı tavsiye ederdi. Ramazan ayında, her zaman yaptığı amellerine ilâveten çok çok Kur'an-ı Kerîm okuyup hatim yapardı. Her an her şeyin israf edilmemesine dikkat eder ve ettirirdi. Gâyet halim ve halim olduğu kadar da disiplinli olan mübareğin hayatının her saniyesi insanlar için birer ibret ve kaybedilmeyecek bir hazinedir. 

DEVAM
Sultanil Cazibin
Cezbe kendini kaybetme halidir. Bu da gönüllerde oluşan aşk ateşinin ve şevkin neticesinde meydana gelir. Öyle ki kalbe gelen bu manevi halden dolayı âzalar şevke gelip titrer veya hüzünlenir. Diğer bir görüşe göre ise cezbe nefsin hallerinden biridir ve kalbin mahlukatın üzerinde cereyan eden hallerden kaybolup ulvî âlem ile ilişki kurmasıdır. Şeyh Abdülhakîm'in [kuddise sırruhû], Sultanil Cazibin, "cezbe sahiplerinin sultanı" olarak nitelendirilmesinin sebebi rahmânî hallerinin kuvvetinden ve ilâhî nazarının keskinliğindendir. Nitekim birine yönelip ona nazar ettiğinde ilâhî cezbeye kapılıp bir anlık süflî âlemden kaybolup ulvî âlemle ilişki kurar. Öyle ki onun sâlikleri bugüne kadar hal ve cezbe ehli olarak görülmüştür.  

Gavsı Bilvansi Hz. akrabaları ile
GAVS SEYYİD ABDULHAKİM EL HÜSEYNİ k.S.
Ancak, Allah muhabbeti, Allah dostluğu, Allah sevgisi kazanıldıktan sonra insan her şeyden yana rahata kavuşur.
Dünya da rahat olur; kabir de rahat olur; haşir de rahat olur; her şey, her şey rahat olur. Ebedi olarak rahata kavuşulur.
KAVRAMLAR

SOHBET

Bazı kimselerde dervişlerle oturmaktan kaçınıyorlar, onlarla oturmayı tercih et miyorlar. Halbuki Allah-ü Teâlâ, dervişlerin meclislerine daha fazla feyiz ve bereket yağdırır.  O meclislerde Hz. Ali (K.V.) himmet eder, yer hazırlayıp manevi minderler döşer. Hz. Hızır (A.S.) da o meclislerde saki olur. Binaenaleyh dervişlerin meclislerinden daha yüksek bir meclis yoktur.  Samimiyetle yedi müslüman kemâl-i edeble oturup sohbet etse, o an kalbler birleşir. Bir veli, bir pîr kadar feyiz alırlar. İçlerinden birisi kuvvetli bir rabıta ile mürşide bağlansa, mürşidden aldığı ilâhî feyiz kalblerden masivayı temizler, o, ehli rabıta olan kişiden diğerlerine sirayet eder. Ama ne fayda ki asrımızda gaflet çok ilerlemiştir. Ciddi rabıtaya muvaffak olan çok feyiz alır.

DEVAM
Sultanil Cazibin
MÜRİDLERİ

MEHMED ILDIRAR

İnsan kaderin muhtelif cilveleriyle karşılaşır bu hayatta. Seksen dört yılını geride bırakmış biri pek çok iyi ve kötü gün bırakmış demektir arkasında. Ama dediğim gibi hepsi geride kaldı. Önümde ise hâlâ sadece Gavs hazretleri ile tanıştığım gün var. Benim istikbalim o tanışma oldu. Denizlerin damlası, çöllerin kumu kadar Allah'a hamdetsem bu tarikat-ı Nakşibendiyye'nin bana verdiği rahmetin bir miskalini ödemem mümkün olmaz. Yine de Allah [celle celâluhû] verdiği nimetler karşısında şükreden kullarının şükrünü artıracağını müjdelediği için Rahîm olan Rabbim'in lutfu inayetine sığınarak sonsuz hamdü senâlar olsun diyorum. Allah'ın rızası sevdiği kullarla birlikte olmaktadır. Bu dünya bitse de Allah'ın rızası ve hoşnutluğuna muhtaç olduğumuz için Rabbimiz bizi ahirette de Gavs-ı Kasrevi hazretleriyle buluştursun ve inşallah bu dünyada olduğu gibi orada da onun elini tutarak Resûlullah Efendimiz'in [sallallahu aleyhi vesellem] huzuruna varalım. Bütün muradımız bu. Bu murat için duanızı temenni ederim.

DEVAM
Sultanil Cazibin, Gavs Seyyid Abdulhakim El Hüseyni
MENKIBELERi

MİRAS

Bir gün Şeyh Muhammed Arapkendi (K.S.), yörenin tanınmış ulemasından, molla Nuri'ye misafir gelmiş. Ben de ziyarete gitdim. Akşam sohbetinde dediler:  Bize gereken şudur. Boyunlarımızı uzatalım, Şeyh Abdülhakim (K.S.)'in manevi mirascısı üzerimize basıp geçsin, çünki Nakşî tarikatının şerefi bugün onlardadır.  İtiraz edenler oldu.
Cevaben:  O Gavs olmasaydı, mirascısı böyle olmazdı, buyurdu.

DEVAM
Seyyid Abdulhakim El Huseyni Külliyesi
MENKIBE

SON EKLENENLER

NE DEDİLER

Molla Üzeyir Bozan

Yasin Akpınar

S. Osman Gülmez

Zahid Özel

Mehmed Ildırar (Emekli Yarbay)

M.Şeyhmuz Ertekin Hz.