Gavs Hazretleri, misafir kaldığı evden ayrıldı, caminin önüne geldi. Herkes çoktan toplanmıştı bile. Tam o esnada bir ağlama sesi duyuldu. Dönüp baktıklarında, iki kişinin koltuğunda zorla yürüyen yaşlı bir adamın yaklaştığını gördüler.
Yüz on yaşlarında olduğu söylenen bu adam, aynı zamanda köyün ağası. Gavs Hazretleri’nin önüne kadar geldi. Bir taraftan ağlıyor, bir taraftan da başına, dizlerine vurarak şunları söylüyordu:
- Ahh kurban olayım. Siz niye zahmet edip buraya kadar geldiniz? Aslında biz gelmeliydik! Ahh kurban olduğum ahhh!..
Gavs Hazretleri bir an durdu, başını kaldırdı, ağaya şöyle dedi:
- Ağa! Ben Rasulullah s.a.v.’in korkusundan geldim. Haşr meydanında Rasulullah s.a.v. Efendimiz şöyle soracak: “Ey şeyhler, ey alimler, ey hocalar! Niçin tebliğ etmediniz? Niçin vazifenizi yapmadınız? Neden benim ümmetim cezaya çarptırılıyor?” Biz ise şöyle cevap vereceğiz: “Canım sana kurban olsun ya Rasulallah! Biz vazifemizi yerine getirmek için cami yaptık, medrese yaptık. İnsanların bir kısmı geldi, onlarla ilgilendik. Diğerleri ise gelmedi.” Bu sefer Rasulullah s.a.v. şunu soracak: “Peki siz niçin onlara gitmediniz? Köy köy, mahalle mahalle, kapı kapı niye gezmediniz?..” İşte Ağa! Ben de mecbur kaldım, Rasulullah s.a.v.’in korkusundan böyle bir kış günü size geldim...
Herkes ağlıyordu. Camiye girildi...